angleombrehautgauche.jpg (498 bytes)
 
Seni Seviyorum



Yalnız yaşamayı da bilmeliyiz.
Yine de öyle bir an gelir ki 
sığamaz olursun kalıbına;
işte o zaman 
tek yürek olabileceğin bir dost ararsın.
Yorgunsan hele; 
sığınabileceğin mavi bir koya demir
atmak istersin.
Yelkenlerimi indirdim şimdi, 
ıssızlığına aksimi düşürdüm. 
Kendimi gördüm engin sularında...
Dostluğun güneş olup
kuşattı beni çok uzaklardan...

Gün batımlarından sonra 
güvertemdeki ışıklarımla
yakamoz olup ışıldadım. 
Hafif bir meltem çıktı sonra,
dans ettik gecenin sessizliğinde...
Yıldızlar düşsün üzerine 
ama sen beni sar, 
yüreğinin derinliklerinden gelen 
o sıcak sevginle...

Bir damla sevgiymişim en başından beri, 
fark etmek uzun zaman aldı.
Oysa her zaman güzel ve özelmişim,
sadece farkında değilmişim. 
Şu madde boyutuna sıkışmış insancıklar var ya; 
onlardan olamadım hiçbir zaman ve 
olamam da...
Şimdi benim de yaşadıklarımdan öğrendiğim 
bir şeyler var:
Ben herşeymişim...

Beyaz bir gül, 
bir kır çiçeği,
güneş, ay, 
uçsuz bucaksız mavi bir okyanus...
Derin bir gökyüzüymüşüm...
Siyahmışım, beyazmışım...
Tüm sevdiklerimmişim, 
senmişim, benmişim...
Her seherde yeniden doğanmışım...
Ölüm ve yaşammışım...
Ben herşeymişim....

Madem her şey bendim; 
o halde anlam olmalıydım yaşama...
Mana vermeliydim bakışlarıma ve 
ritim eklemeliydim adımlarıma...
Yürüdüğüm yollar benden iz taşımalıydı.
Beni ben olarak yazmalıydı mazi,
silemediğimiz sayfalarına...
Her kara kışın içinde 
baharlar bulmalıydık yaşamakiçin...
Beyaz beyaz çiçeklenip, 
lapa lapa yağmalıydık çıplak ağaçlara...
Gelin olmalıydı, ince, narin, 
bir sabah penceremin önünden boy
gösteren ağacım...

O dışarıda titrerken, 
ben sandalyemde oturup
sıcak çayımı yudumlamalıydım. 
Çayımın buğusu üşüyen yanaklarımı
ısıtmalıydı ve
ben ürpermeliydim bu bahtiyarlıktan...
Güller ekmeliydik gönlümüzdeki bahçelere...
Gönlümüze sığdırmalıydık kainatı ve 
tüm yaratılmışları.
Ve o kainatın mimari olmalıydık, 
yüce mimarın bize verdiği o
hislerle yeniden
eskizleşmeliydik duyarsız kalan
yanlarımızı...

İçimizdeki tüm manalar kainatta madde olmalıydı.
Örneğin; 
kuşun kanatları, 
yaşama doğru yürümeyi öğrenen bir bebeğin ayakları, 
yaşı hayli ilerlemiş bir ninenin yüzündeki tüm kıvrımlar,
yahut bir ırgatın nasır tutmuş elleri...
Sevgi maddede şekillenmeliydi böylece...
Seni seviyorum diye haykırmalıydık hayata ve 
eko vermeliydi, aynı içtenlikle, 
sonsuza değin, yaşamın yalçın kayalıkları...
Umutlarımız tüm korkuların
önüne bent olmalıydı...
Evet, şimdi yaşadıklarımdan 
öğrendiğim bir şeyler var:
Yürüdüğünü fark edebildiğinde, 
baktığını görebildiğinde,
 gülüşünle insanları yüreğindeki kainata hapsedebildiğinde
yaşadığını anlarsın. 
Ve
sevgiyse hayat felsefen, 
sevdiğin müddetçe
yaşarsın...
Üçüncü boyuttan
kurtulduğun an ebedileşirsin. 
Bir damlayken derin
bir derya olup çıkarsın.
Şimdi 
bana uzaklardan uzattığın ellerinle ellerimi
kenetliyorum.
Yaşadığımız vurdumduymaz dünyada 
dostluğun benim için çok önemli.

VE SEN BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİSİN.



Aşk | Oğuz YILDIZ | Bilgiler